2. ayın sonunda 84 kilodan 68’e ulaştım!

3 Nisan 2017

Diyet Günlüğü’nde 2. ayın sonunda 68 kiloya ulaşarak kendi rekorumu kırdım! Bu hafta size direnç kilomu nasıl kırdığımı ve juicing maceramı anlatmak istedim…
Diyet Günlüğü’ne başlayalı tam 2 ay oldu ve ben şu anda 68 kiloyum! 84 kilodan 68’e ulaşmak yıllardır 5 kilo verip, üzerine 15 kilo alan benim için gerçek bir başarı. Bütünsel Beslenme Danışmanım Bersu Ekinci ile ilk hedefimiz 64 kiloydu ve bu ‘küçük’ hedefe yalnızca 4 kilo kaldı. Tabii ki bu kadar zayıflama bana yetmedi, neredeyse ortaokuldan beri göremediğim 55 kiloya ulaşmayı kafaya koydum.

Açıkçası Diyet Günlüğü projesine başlarken her gün düzenli olarak yazı yazmayı planlıyordum fakat evdeki hesap her zaman çarşıya uymuyor. Diyet ve zayıflama konusu üzerine gerçekten yazılacak çok şey var ama iş yoğunluğuyla birleşince bir de bakmışım yazımın üzerinden 15 gün geçmiş!

Daha önceki yazılarımı ve videolarımızı takip edenler zaten ilk ay ne kadar hızlı kilo verdiğimi hatırlar. 84 kilodan, 74’e inmem neredeyse bir aydan kısa sürdü fakat 74’ten geriye saymak bir o kadar zor oldu. Zayıflamamdaki bu duraksamanın sebebi arada dayanamayıp hamburgerleri, pizzaları mideye indirmem zannediyorsanız çok yanılıyorsunuz, çünkü diyet listesine sadık kalmak konusunda kendimi bile şaşırtarak müthiş bir performans sergiliyorum! Bersu bana balık ve yanına roka yazıyorsa sadece onları yiyorum, çünkü yediklerimizin kombinasyonları da ne yediğimiz kadar önemli. Ara öğünde sade kahve ve 7 badem varsa, 7 badem 3 tane de ceviz yemiyorum. Bir lokmadan bir şey olmaz konusuna ise hiç girmiyorum bile…

Peki 68’e inmek neden bu kadar zordu? Cevabı çok basit, uzun yıllar 75 – 65 kilo arasında gidip geldim ve 75 kilo civarı benim Direnç Kilom. Bu direnç kilolarından kurtulmak için çok çaba gösterdim, ‘Ay artık zayıflayamıyorum’ diyerek çok özlediğim beyaz peynire, çikolatalı keklere koşmadım. Fark ettiyseniz özlediğim yiyecekler listesinin başında beyaz peynir var, cips değil! Diyete başladığım ilk haftalarda rüyamda sürekli cips ya da patates kızartması yediğimi gördüm ve ağırlaşmış yağın rüyamdaki kokusu bile beni onlardan uzaklaştırmaya yetti. Yani artık diyeti bozacak olsam cipslere, yağlı kızartmalara değil, beyaz peynir gibi daha masum yiyeceklere koşacağım. Kesinlikle arada kaçamak yapacağım için söylemiyorum canım, hani olursa dedim…
Direnç kilolarından daha hızlı bir şekilde kurtulmanın yolu da hafif detokslar! Bu detoks denemelerinde hayatımda ilk defa Juicing denemesi yaptım. Juicing ben henüz lisedeyken Hollywood diyetiyle hayatımıza girmişti. O günlerde bizim sınıftaki birçok kız elinde bir şişe portakal suyuyla gezmeyi marifet sayıyordu. Fakat bu juicing dediğimiz şey, marketlerde satılan şekerli meyve sularıyla yapıldığında bir şey ifade etmiyor. Juicing’in alametifarikası taze sıkılmış sebze ve meyvelerde.

Ben yalnızca 1 gün juicing yaptım ve hiç de öncesinde korktuğum gibi olmadı. Juicing yaparken ara öğünlerde bile meyve – sebze suyu içiyorsunuz, bu açıkçası açlığa dayanamadığım için beni oldukça endişelendirmişti. Kesinlikle sebze sularıyla doymayacağımı ve aç kalacağımı zannettim ama öyle olmadı. Juicing’in tek kötü yanı hazırlaması! Meyve ve sebzeleri sıkma işlemi dünyanın en sıkıcı şeyi olabilir diye düşünüyorum. Katı meyve sıkacağının gürültüsü ayrı, etrafa saçılan meyve posaları ayrı dert.

Bir de bizim evde kullandığımız katı meyve sıkacağı çok karakterli çıktı, istediği zaman çalışıp istediği zaman durdu ama asıl facia makineye atmak için pancarı soymamla başladı. Pancarın her yeri o muhteşem pembe rengiyle boyayacağını bildiğimden tedbirli davranmaya çalışsam da, mutfak tezgahı ve dolaplar beş dakika içinde pembeye boyandı. Annemi çıldırtmadan mutfaktan çıkmayı başarsam da, meyve sıkacağını yıkamaya çalışırken etrafa yayılan pembe suların görüntüsü 2 gün zihnimden gitmedi.

Bu arada 84’ten 68 kiloya düşmenin başka yan etkileri de var. Artık bütün kıyafetlerim bol geliyor! Büyük gelen kıyafetlerimi ve gardırop maceralarımı ise bir sonraki yazıma bırakıyorum…

error: Korunmuş içerik!